16 Şubat 2020 Pazar

Uzuuuuun Bir Tatilin Son Günü

Haftasonları ile birleşen 9 günlük kar tatilinin son günü bugün Hopa'da.

Sabah Arya'yı fahri kardeşleri Ata ve Deniz Ada ile oynaması için Özlem'e bırakarak sendikaya gittim. 2 saat sonra Arya'yı aldım. Özlem teyzesinin söylediğine göre pek yaramazlık yapmamışlar (?), kardeş kardeş oynamışlar. Güzel haber, sevindim tabi ki :)


Eve giderken parka gitmek istedi Arya, kabul ettim. Önce kum parkına gittik. Hemen arka masadaki çocuklu ailenin yanına gitti, aileye ve çocuğa "Çocuğunuzla oynayabilir miyiz? Benim adım Arya, senin adın ne?" diyerek arkadaş edindi anında :))) Bir süre saklambaç ve yerden yüksek oynadılar. Sonra kum parkı kesmedi, borulu parka gidelim dedi. Ona da hay hay :)

Borulu (bir sürü borusu olan kocaman bir kaydırak olduğu için böyle diyor herkes:) parkın yanına lunapark kurulmuş. Çarpışan arabaları görünce es geçemedik, 2 tur da ona bindik. Zaten çarpışan araba olduğunu bilsem ben çok daha önce gidelim derdim :D Çarpışan arabadan inince adım atacak halimiz kalmamıştı, kendi arabamıza zor gittik. Arya "Eve gidip uyumak istiyorum" deyince hissettiğim mutluluğun tarifi yok :)))



Eve gelince Arya yıkandı (evet, artık kendisi yıkanıyor ama tabi ki ben bakıyorum, arada müdahil oluyorum :)) Saçlarını taradıktan sonra "dinlenirken" uyuyakaldı ki ohhh misss :) O uyurken ben mutfakta gün batımını izleyip müzik dinledim ve huzurun tadını çıkardım. Buraya kadar her şey gerçek olamayacak kadar iyi gitmişti. Sonra Arya uyandı ve tabi ki tüm huzur uçup gitti.




Arya uyanınca tıkır tıkır mutfağa geldi. Önce "Geç olmuş niye beni uyandırmadın? Hani sinema gecesi yapacaktık?" diye cırladı. Sonra ben "Balık yemeye gidelim mi?" deyince hepten su koyup "Seçemiyorum!" diye ağlamaya başladı bir anda. Deli midir nedir bilemiyorum bazen :(

"Annem, sakin ol! İkisini de yapabiliriz." dediysem de pek sakinleşemedi. Sonunda karar verip filmi yemeğe gitmeden önce izlemek istedi. Peki dedim. Bu kez de film krizi yaşadık. Onu izlemiş, bunun devamı yokmuş, ötekini sevmiyormuş!.. Tabi o arada zırlıyor, mızmız ağlıyor, cırlıyor. Derdini sakin sakin anlatamıyor. Uykudan kalktığı için de ekstra asabi. En son pes ettim. "Konuşmuyorum seninle! Mısır da patlatmayacağım, balık yemeğe de götürmeyeceğim!" diyerek mutfağa gittim. Biliyorum mantıklı bir hareket, çözüme odaklı bir yaklaşım değil ama el insaf! Ben de insan evladıyım sonuçta!

Ben mutfakta sakinleşmeye çalışırken o odada ağlayıp zırlamaya devam etti. Sonra karnı acıkınca gelip özür diledi, giyinip balık yemeğe gittik. Yemek bitip eve döneceğimiz zaman Arya Hanım başladı yine isteklerine: "Eve gidince biraz daha çizgi film izleyebilir miyim?" Akşamüstü uyuduğu için kabul ettim.

Eve geldiğimizde 20 dakika çizgi film izleyip uyuması konusunda anlaştık Arya ile ama tabi ki öyle olmadı. Şu an kendimi salona kapattım. Arya yine odasında ağlıyor. Şimdi gel de delirme! Gel de pişman olma! Gel de kaçmak isteme!

Gerçekten yoruldum. Ya annelik gerçekten çok ama çok zor ya da ben en beceriksiz anneyim yeryüzündeki!



16 yorum:

  1. Biraz şımarmış akşam :) Artık öyle tabirler çocuklar için kullananılmıyor malum ama ben dedim, hakkını helal et. Benim kız da fena. Ay ben de öyleydim. :D O senle ilişkisi hakkında ne düşünüyor? Herkese karşı böyleyse senlik durum yok. Sadece benim yanımda huzursuzluk çıkarıyor diyorsan kendinde kusur arayabilirsin.:P
    Bak ne diyeceğim. Ben her yaşın ideal annesi farklı. Şöyle ki benim annem 12 yaşıma gelinceye idealdi. Hiç dövmedi, bağırmadı, koyun koyuna uyurduk vs. 4 yaşına kadar emzirdi. :) Ama ergenlikte bozuldu aramız. Aşırı despot, otoriter, şiddete meyilli bir kadına dönüştü. Çok kırdık birbirimizi. 8 yaşındayım ve hala annemle bir sohbeti tatlı tatlı sonlandıramayız. İlla laf lafı açar, bir kavga kopar aramızda. Neyse... O zaman anneleriyle arkadaş gibi olan arkadaşlarıma nasıl özenirdim anlatamam. Hala özenirim. Tabii bu demek değil ki birbirimizi sevmiyoruz. Seviyoruz, değer veriyoruz ama anlaşamıyoruz.
    Mesela ben de uyutma, besleme, mıncırma, kıç baş öpmeye, saatlerce kucakta gezdirmeye okeyim. Hiç gıkım çıkmaz ama "Anne gel oyun oynayalım, beni eğlendir" tarzı bir şey deyince annelik bana göre değil diyorum. :))
    Belki Arya ergenliğe girince ya da üniversiteye başlayınca ilişkiniz hayalindeki gibi olacak. Arkadaş gibi... Kız kıza alışveriş yaptıktan sonra balık yiyeceksiniz. Yoldayken "Eve gidince kahveler senden Arya." deyip balkona oturacaksın. Zamana bırak gitsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam isabet! Evet yeni nesil çocuklar gerçekten şımarık ve suçlusu da ebeveynler olarak biziz bence. Eski usul anne-babalık iyiydi. Şimdi işin iyice cılkı çıktı bence. Ne kadar çok çabalarsam o kadar yüz göz oluyoruz. Bırakınca da ayrı bir isyan, ayrı bir olay! Büyüyünce de işlerin kolaylaşacağını sanmıyorum maalesef. Çünkü önümde halihazırda sözümona büyümüş çocuklar/gençler var ve durum pek iç açıcı değil. Neyse... Can çıkmadıkça umut çıkmazmış :)

      Sil
  2. Sen yine iyi, ben bugün "yokolsam da kendinize yeni bi anne bulsanız" diye bağrınarak evden kaçmaya kalktım. Eşim de PMS misin demez mi, dalacaktım vallahi adama. Uzun tatiller insanı sınıra getiriyor, biraz daha uzasa ne olacaktı acaba diye düşünmeden edemiyorsun :D Geçmiş olsun, yaşasın okul.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oooooo sen daha yeni mi dedin onu? Ben çooook söyledim Arya'ya "Bıktım, annen olmak istemiyorum!" diye. Sonrasında pişman oluyor muyum? Ya artık pişman bile olamıyorum. O kadar yoruldum ve o kadar beceriksiz hissediyorum ki kendimi... Tükendim. Kesinlikle dışarıda Arya'ya benden çok daha iyi annelik edecek birileri vardır. Neyse ki tatil bitti de azıcık normale dönmeye başlıyor hayat. Bu arada okul sonrası boş vakitlerimde arabayla kaçıyorum ben arada sırada :)

      Sil
  3. Kendinize vakit ayıramıyor olmak sanırım sizi üzen. Bu da çok normal bir insani ihtiyaç aslında. Modern hayatta çocuk yetiştirmek ne kadar da zor, insan oyun parklarıyla apartman daireleri arasına sıkışıp kalıyor ve anne her aktivite veya aktivite değişikliğinde aktif olarak katılım göstermek zorunda kalıyor, yetişkin bir insanın buna bir yerden sonra tahammül etmesi zorlaşıyor ki çok çok normal, onun da ihtiyaçları var. Çocuk bakımını meslek olarak da seçse mutlu olacak az sayıda insan bundan memnuniyet duyabilir sanırım.
    Biz çocukken bizi kimse okula götürüp getirmedi, oyun parkına da kendimiz gittik, kursa da, spora da. İlkokula başladıktan sonra. Normaldi. Arkadaşlarımızla gider gelirdik. Ortam daha güvenliydi, ve Hopa büyüklüğünde bir kasabada yaşıyorduk, çocuklar da mutluydu ebeveynler de, üstelik yüzlerce kursa göderilip, sürekli meşgul edilmeyen o çocukların bir tanesi bile başarısız olmadı. Bir başarı ölçüsü müdür herkes için bilemem ama hepsi master doktora yaptı, yurtdışı ve yurtiçinde dengeli bir hayat kurabildiler. Şimdiki çocuklar ise sürekli bir gözetim altında, eski pedagogların dediği gibi sera bitkisi gibi yaşıyorlar, dengeleri bozuluyor.
    Umarım ukalalık gibi olmamıştır yazdıklarım, ancak asıl söylemek istediğim sadece anne veya çocuğu suçlamak çok manasız, toplumsal hayat çok değişti, herkes kendisini sıkışmış hissediyor.
    Bir de biz arkadaşlarla Tülay Hanım’ın videolarını beğeniyoruz, youtube’da psikolog Tülay Kök, çocukların tepkileri bizim içsel zayıflıklarımıza oluyor bazen de, biz kendi içimizde dengeye varınca onlar da daha net mesajlar alıyorlar. Belki siz de seversiniz, belki de sevmezsiniz. :-)
    Keşke Hopa hakkında da yazsanız ara sıra. Size kolaylıklar dilerim, bir insan yetiştirmek zor... Arya’ya sizden daha iyi annelik edebilecek biri olduğuna inanmıyorum, anne de çocukla birlikte büyüyor, bu bir yolculuk.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ortam daha güvenliydi biz çocukken, en azından bizim büyüdüğümüz mahallelerde öyleymiş şansımıza. Ama şimdi mümkün değil sokağa çıkıp tek başlarına oynamaları. Hiç ukalalık yok, bilakis haklısın tam olarak bence de öyle. Tülay Kök'e bakayım. Hopa'ya sıra gelmiyor ki dertlerden :)))) Teşekkürler :)

      Sil
  4. Adsız 11:22'ye ve üsttekine katılıyorum...
    Şimdiki çocukların çoğu Şımarık ve tatminsizler. Artık demek günah gibi bir şey oldu ama öyleler! Parmakla gösterilenler de büyümüş de küçülmüş gibi sevimsiz. Uslu hallerinde sanki onay almak için rol yapıyor gibiler, yapmacık, narsist, saygısız... Neden böyle oldu? Herkes anneleri suçluyor ama düşünüyorum da çocuklar eskisine nazaran kamusal hayattan manada silindi. Dışarıda çocuk göremiyoruz artık. Bizim zamanımızda da dört dörtlük değildi ama toplumsal hayatta tecrübe ederek olgunlaşıyorduk, enerjimizi atıyorduk. Şimdi sadece onlar için güvenlik ve eğitim(hiç bir işe yarayamayan) talep ediliyor, annelere de robot gibi, duygusuz davranın diyorlar. 120 m2 evde onları eğlendirmek, zapt etmek çok zor. Kreş, yaz okulu, kurslar, eüt merkezleri da önce eğlenceli gelse de aşırı kural, disiplin, rekabet altında kaldıkları için bir süre sonra gitmek istemiyorlar. Mesela dikkat ediyorum tatillerde çocukların davranışları bozuluyor. Demek ki okulun da kalıcı faydası yok, sadece sürü psikolojisi ile duygularını bastırıyorlar. Tabii öğretmenler de bıkkın, sinirli! Ve çocuklar bunların hepsinin farkında. Sosyopat bir nesil olmaz umarım ama eminim bizim gibi kendi çocuklarını bizim gibi yetiştirmeyecekler bence.
    Yani sen hiiiiç kendini suçlama. Tüm çocuklar, tüm anneler böyle. Açık açık yazıyorsun ne iyi yapıyorsun! Birinin siz manyak mısınız şu çocukları bırakın, sokakta arkadaşlarıyla oynasınlar demesi lazım!
    Bak Arya arabadan indiği gibi uyumak yere apartman önünde oyun oynayan arkadaşlarının yanına gitse, arkadaşlarının yanına sonradan inip tatlı tatlı hadi balık yemeye gidiyoruz desen Arya hiiiç tepki göstermezdi ve ve eve dönüşte yorgunluktan bayılırdı. Ne iyi bir anne hissederdin kendini.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben çıkmaz sokakta büyüdüm. Aynı senin dediğin gibi okuldan gelince arkadaşlarla sokakta oynardık. Ne güzel günlerdi! Şimdi evden okula, okuldan eve çocuklar. Hava güzelse ancak haftasonu park-bahçe. Huysuzlukları da bize sarmaları da bu yüzden maalesef. Keşke çaresi olsa.

      Sil
  5. Okurken içim şişti, yazacağım. Nur artık annelikle ilgili bir şey okuma, anneliğini sorgulama, kendine güven. Düşündün mü hiç, size bir şey olsa Arya'nın hali ne olur? Kim evine alır, bakar, besler, giydirir, okutur? Ayak bağı görürler mi? Kim başkasının çocuğuna 2- 3 günden fazla tahammül gösterebilir? Bu çocuk için dünya üzerinde senden daha iyi bir anne yok, olmayacak da! Bu kadar. Boş ver artık sal gitsin ya. Hepimiz dayakla, bağrış çağrışla, yoksunlukla büyüdük. Harika yetişkinler mi olduk? Hayır ama kendimizi kurtardık işte. Onlar da ellerindekilerle idare etsin, kendilerini kurtarsın. Ne yapalım?

    Yeni oldu bu vicdan azabı, annelere parmak sallama. Aslında herkes her şeyi biliyor ama... Bizim hayatlarımız ideal mi ki, ideal anne babalar olalım, ideal çocuklar yetiştirelim. O kitap gibi anneler galiba gelişmiş ülkelerdeki üst-ortaüst sınıf düşünülerek tasarlanıyor. Öyle hayatlarımız yok, sunabileceğimiz imkanlarımız yok.

    İşimde mutsuzum, eşimle sorunlarım var, güvenip içimi açacağım bir arkadaşım yok, boşanıp çocukla ailemin yanına dönemem. Boşansam mahvolurum yani mümkün değil tek maaşla çocuğuma şimdiki gibi bakamam. İyi bir anne değilim. Elimden geleni yapıyorum olmuyor. Bıkıyorum, bağırıyorum, dövdüğüm de oldu. Sonra pişman oluyorum. Senin neyine ki çocuk yaptın diyorum. Ama seviyorum, iyi ki doğurmuşum, benim etimden, canımdan, kanımdan... Sonra kaset başa sarıyor.

    Kendi elimle terbiye edemediğim çocukla uyuşamıyoruz. Ben işteyken çocuk saçma sapan insanlarla. Huyu, suyu bozuluyor. Bir öyle bir öyle... Ara tatilde babaanneye yollamak zorunda kaldım da dönüşü fırtına gibiydi! İşten çıkınca dinlenmek istiyorum, ilgilenemiyorum ama bizimkine iyi saatte olsunlar geliyor. Öyle öyle tatillerde, birlikteyken anneden intikam alıyor sanki.

    Sen bakma herkes aynı durum ancak kimin eşi iyi, kiminin çocuğu uysal, kiminin maddi güvencesi var, işi rahat falan filan... Herkes senin gibi samimi değil. Yeni gelinlerin ev dizmesi gibi çocuk büyütüyorlar. Adımız Hıdır elimizden gelen budur. Sana mı kendime mi yazdım bilmiyorum yani ohh içimi döktüm. :)

    İlkay.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de yaşarken içim şişiyor İlkay :( biliyorum yalnız değilim, bak sen varsın! Sen de yalnız değilsin, bem varım! Mükemmel olmak istemiyorum sadece yetsin yaptıklarım işte olduğu kadarı yetsin. Bir dur, durak noktası olsun. Abuk sabuk gereksiz mızıklamalar, inattan ağlamalar, uyuz tepkiler... Bitsin artık ya! Dök içini! Hep beraber dökelim içimizi! Dediklerine katılıyorum harfi harfine! Salmak lazım bir noktada!

      Sil
  6. Anne olmak çok ama çok zor gerçekten..

    YanıtlaSil
  7. Hopa, Artvin.. mis...
    Ben de bugünlerde evde kalmak-koronavirüs yazıları yazıyorum hep, ne olacak böyle bilmiyorum... :( Evde olduğumuz bugünler, blog'ları keşfetmek için güzel bir fırsat olabilir... Bir de bol bol kitap okuyorum tabii :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En güzelini yapıyorsun. Blogundaki yorumlara da cevap versen iyi olacak sanki :) cevap alamayınca kızanlar var çünkü ;)

      Sil
  8. Ben de bu seneler için uçan arabalar ve lazer ışınlarla uzaylı savaşları bekliyordum tamamen hayal kırıklığı oldu 2020 :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Giderek artıyor 2020 kaynaklı hayal kırıklığım :(

      Sil