Arya artık her istediğini anlatabilecek hatta masallar anlatıp, oyunlar kurabilecek kadar konuşabiliyor. Her isteğini net bir şekilde ifade edebiliyor: "Ben babayla uyucam!", "Parka gitmek istiyoyum!" ya da "Valizi ben taşıycam" gibi :) İşin rengi istekleri gerçekleştirilmediğinde değişiyor tabi. "Sana kızdım", "Size küstüm", "Senle konuşmıcam!" cevaplarından birini seç beğen al. Eğer bunlar işe yaramazsa bu kez başlıyor feryat figan ağlayıp bağırmaya. O anlarda ne desem boş çünkü durup dinlemiyor. Ben de durup yorulmasını ve sakinleşmesini bekliyorum. Bir süre sonra siniri geçiyor ve yavaş yavaş ağlayarak bana sarılıyor. O zaman istediği şeyin o anda neden yapılamayacağını anlatıyorum. Bazen ikna oluyor bazen yine de istemeye devam ediyor. Baktım geçmiyor ve inatlaşıyoruz, başka şeyler önerip dikkatini dağıtmaya çalışıyorum. Misal "Hadi sana salatalık -(Arya salatalığa aşık olduğu için, bizim evin baş tacı salatalık:)- vereyim, sonra da lego oynarız, olur mu?" diyorum; iyi bir gündeysek "Salatalık mı? Tamam" diyor. Böyle yuvarlanıp gidiyoruz.
Arya ile anlaşamadığımız konuların biri dışarıda elimizi tutarak yürümek istememesi. Sürekli "Ben kendim yürücem!" diyerek elimizi bırakıp tek başına yürümeye çalışıyor. Sadece caddeden geçerken kendi isteği ile elimizi tutuyor, kaldırımda giderken hayatta tutmuyor elimizi. Israr edince de yine feryat figan tepinmeler... Bazen de hiç yürümek istemiyor, "Kucağına/Sırtına aaaaaalllll!" diye mızıklıyor. Böyle anlarda göz hizasına eğilip "Arya elimi tutup yürümezsen eve dönmek zorunda kalacağız. Lütfen sakince elimi tutar mısın?" diyorum ama her zaman işe yaramıyor, yarasa da 5-10 dk sonra yine başa dönüyoruz. Bebek arabası kullanmayı çoktan bıraktık çünkü Türkiye'deki kaldırımlar bebek arabalarına uygun değil, uygun olan rampalı kaldırımlarda da rampaların önünde arabalar park etmiş oluyor genelde. Toplu taşımaya bebek arabası ile binmeye çalışmaktan bahsetmek bile istemiyorum. Sonuç olarak Arya ile dışarı çıktığımızda mümkün oldukça yürütmeye çalışıyoruz ama olmadığı yerde Evrim, Arya'yı sırtına alıyor, bir süre sonra Arya sakinleşince Evrim "Ben yoruldum babacım, biraz yürür müsün?" diyerek Arya'nın tekrar yürümesini sağlıyor.
Arya'yı dışarıda zapt etmek ne kadar zorsa evde idare etmek de o kadar emek istiyor. Öyle bir enerji var ki çocukta yerinde duramıyor. Koltuk minderlerinden köprüler, çadırlar, mini evler yapıyor, oyuncak paraları çantasına doldurup mahsusçuktan parka gidip geliyor, legoları ile roket(?!) yapıyor. Hepsinden sıkılınca bize sarmaya başlıyor, üzerimize atlıyor, göbeğimizde zıplamaya çalışıyor, tepemize tırmanıyor :D Uzun zamandır benim ihmalkarlığım yüzünden televizyona alıştığı için çoğu zaman "Televizyon izlicem!" diye tutturuyor. Ama bu sorunu çözmek için gerekli adımları kademeli olarak atıyoruz. Bir süredir Arya fark etmeden fişini çekmek sureti ile TV'nin bozuk olduğunu söylüyorduk Arya'ya. Başlarda çok ağladı ama şimdilerde alıştı. Dün de bir anlaşma yaptık Arya ile, Arya kreşten gelince birlikte oyun oynayıp yemek yiyoruz sonra babası TV'yi tamir ediyor. Arya'nın 1 saat TV izleme hakkı var. Saati dolunca TV'yi kapatıyor, beraber masal okuyoruz, sonra sütünü içip babası ile uyuyor Arya Hanım :) Çocuklara TV izletme konusunda çok katı olmadığımdan daha önceki yazılarımda bahsetmiştim ama tabi ki her şeyin fazlası zararlı. Araştırmalara göre 3-7 yaş arasında TV ya da tablet için verilen süre günlük 30dk - 1sa. Biz de Arya ile yaptığımız anlaşma ile bu süreye uymayı hedefliyoruz. Şimdilik işler yolunda, aman maşallah diyelim :)
Oktay da gözünü ayırmadan çizgi film izliyor :D
Arya babasının hakkından gelmiş :P
Az önce mucizevi bir an yaşandı! Arya'ya seslenip "Annecim, TV'yi kapat artık, vaktin doldu." dedim ve Arya "O zaman kapatıyorum" diyerek, TV'yi sakince kapattı; babasına "Anne bana masal okucak, sonra uyuyalım." diyerek sakin sakin yatağına gitti! İşte bu mucize değil de ne? Daha ne olsun :) Bu da gösteriyor ki "Çocuk o, ne anlar" dememek lazım, her şeyi tane tane basitçe anlatıp uyum sağlaması için fırsat vermek lazım. Buraya da temsili bir uyuyan, masum Arya fotosu koyarak bu yazıyı bitirip sessizliğin tadını çıkarayım bari :)
:) Biz de bunlarla büyüdük ama ya, nasıl geçti 3 sene.. Hiç geçmeyen günler ve su gibi geçen yıllar! Çok tatlanmış, çok muzip bir gülüşü olmuş, keyifleriniz daim olsun..
YanıtlaSilHiç geçmeyen günler, su gibi geçen yıllar! İşte tam da öyle, bitsin şu gün, uyusun artık şu çocuk dediğimiz ne çok gün olmuştur :) öyle günlerin gecesinde senin blog yetişti imdadıma. Okudukça kafam dağılıyor, senin pozitifliğin bana da bulaşıyordu. Yine her yorumunla içim ısınıyor, gülümsüyorum :) İyi ki blog yazmışsın, iyi ki seninle kesişmiş yolum. Dediğin gibi çocuklar büyüdükçe biz de büyüyoruz, aile genişledikçe bizim de sınırlarımız genişliyor. Bakalım daha neler yaşayıp, daha neler öğreneceğiz hep beraber :)
SilKızımlı hemen hemen aynı yaştalar kızların 3 yaşı çok çirkef geçiyor sanki ya :) arada güzel mucizeler de oluyor tabi ama ahh inatları yokmu mahvediyor insanı :) tatlı dilleri de insanın kendinden alıyor Allah hepsine sağlık versin ;)
YanıtlaSilCidden ne bitmez inattır o ya :D ama istediklerini almak için yapamayacakları şey de yok. Annecim, babacımlar, lütfenler, teşekkürler havada uçuyor işlerine gelince :)
SilCidden ne bitmez inattır o ya :D ama istediklerini almak için yapamayacakları şey de yok. Annecim, babacımlar, lütfenler, teşekkürler havada uçuyor işlerine gelince :)
Sil