20 Haziran 2018 Çarşamba

Annelik Karnem

Öncelikle arkadaşım ve ilham kaynağım Ceren'in şu yazısını okuyun lütfen.

... 

Şimdi gelelim benim karneme.

"Ağlayan çocuklar" dersinden başlamış Ceren ki bu benim kabusum. Arya ağladıkça bana cinnet geliyor. Çocuğu bir güzel derdest edip ağzını bantlayıp bir köşeye koymak ya da onu olduğu yerde bırakıp kilometrelerce uzağa kaçmak istiyorum. Şu hayatta en dayanamadığım şey ağlayan çocuk maalesef. Ben bu dersten asla geçemem sanırım. Anca Arya büyüdükçe dersi sümen altı edip kurtulurum diye umuyorum.



2. dersimiz "Hastalıklar". Bu dersi nispeten rahat geçiyorum çünkü elden gelen belli. Çorba, yatak, çizgi film. Ateş vs varsa doktor, ilaç. Tek sorun, burun tıkanırsa sprey sıkmak için epey bir mücadele gerekiyor. Bir de mızmızlanma boyutu var ki genelde duymazdan gelmeye çalışıyorum.

Ceren'in "Konuşamayan çocuk" dersi benim karnede olsaydı yıldızlı pek iyi alırdım :D Kardeşim 4,5 yaşına kadar konuşamadı, şu an gayet normal konuşuyor. Bu yüzden Arya ne zaman konuşur, konuşur mu, konuşamaz mı hiç takılmadım zamanında. 

Gelelim "Diğer anneler ve komşu teyzelerin yorumları" dersine. Hah işte ben bu dersten de kesin çaktım. Çünkü Arya hiç yerinde durmuyor ve hiç susmuyor. Kız gibi(?!) oturup bebeklerle falan da oynamıyor. Bilemiyorum belki de unisex ruhlu bir çocuk Arya. Bu konuda herkesin bir fikri var. "Ay ne kadar hareketli.", "Erkek çocuğu gibi", "Maşallah(?!) hiç durmuyor yerinde", "Aaa erkek gibi top peşinde hep", "Arya, şöyle otursana kzım "hanım hanımcık(?!)" biraz" ... liste uzayıp gidiyor. Bir yerden sonra kendi çocuğu sakin ve söz dinleyen, bu yüzden de diğer anneleri hiç empati yapmadan yargılayan ve eleştiren annelerden rahatsız olmaya ve uzaklaşmaya başlıyorum. Bu noktada "Başkalarının çocukları ile kendiminkini karşılaştırmamak" dersinden zar zor geçsem de "Başka anneler ile kendimi karşılaştırmamak" dersinde pek de başarılı olamıyorum.



Bu noktadan sonra benim dersler ufak tefek farklılıklar gösteriyor Ceren'in karnesindekilerden :)

"Çocuktan sonra insan kalabilmek; hem anne, hem BEN olabilmek" dersi benim en zorlandığım ve kredisi en yüksek derslerden biri. Son zamanlarda yeni yeni geçer not almaya başladım sanırım. Bu yıla kadar her şey dört dörtlük olmalı kafasıyla sürekli yemek, temizlik, iş güç düzenini sağlamaya çalıştığım için insanlıktan çıkıp canavarlaştığım çok oldu. Her şeye yetişemeyince sağa sola sarıp evde terör estiriyordum. Çocuk ne yiyecek, ne giyecek, ne zaman uyuyacak... Yemek yapmalı, çamaşır yıkamalı, çocuğu parka götürmek lazım, oyun da oynamak lazım, uyku saatini çok geçirmemeli... Hepsi bir arada olmayınca üzerime üzerime gelen yetersizlik hissi... Ama bu yıl bıraktım ucunu. Yemek pişirmedim, dışarda yedik; temizlik yapmadım, arada bir temizlik için bir kadınla anlaştım; ütülenecek giysileri kaldırdım, ütü sıkıntısını minumuma indirdim. Yattım, gezdim, tozdum, okudum, yazdım. Daha mutlu hissettim. Evrim de bu yeni düzenden daha mutlu sanırım. Sonuçta sürekli gergin, sürekli koşuşturan, sürekli bir şeylere yetiştiremediği için şikayet eden bir Rüya yerine, "Amaaaaan boşver bu seferlik de böyle olsun" diyen bir Rüya daha iyi :D



"Ben olma" dersinden iyi not almaya başlayınca "Kocaya zaman ve ilgi verebilmek" konulu ders de epeyce kolaylaştı. "Halledilmesi gereken binbir tane iş var" kafasından "Salla gitsin"/ "Saldım çayıra, mevlam kayıra" kafasına geçince kocayla ilgilenmek için zaman ve bir takım aktivitelerin (?!) tadını çıkarmak için enerji bulabildim :D



Her ne kadar hiç bahsetmek istemesem de "Bağırmayan anne olma" dersinden kaldığımı yazmasam olmaz. En fazla 1 hafta dayanabildiğim kısa süreli denemelerim oldu. Ama bunu sürekli yapmam mümkün değil. Arya'ya bağırmayacağım diye kendimi sıkmaktan kafayı sıyırmam pek de güzel bir sonuç olmaz sanırım. Kendi akli dengem için bu "Bağırmayan anne olma" dersini bir daha almamaya kara verdim. Bağırmadan olmuyor anacım, bizi annelerimiz hep ninnilerle türkülerle mi büyüttü sanki! Terlikler, kötekler, çimdikler, ben sana evde sorarımlar size tanıdık gelmiyor mu yoksa? Benim çocukluğumda ve birçok arkadaşımın çocukluğunda bol bol var bunlardan. Hiç birimizin de psikolojisinde kalıcı etkiler bıraktığını sanmıyor, çünkü ne zaman konusu olsa hepimiz gülmekten kırılarak anlatıyoruz ne kadar yaramaz olup annelerimizi nasıl delirttiğimizi.



"Parkta, bahçede, denizde relax anne olma" dersinden ise %100 başarı ile geçtiğimin altına çizmek istiyorum ki yine "Saldım çayıra, mevlam kayıra" felsefesi ile kendime mevsimine göre ya sıcak ya serin bir köşe bulup Arya'yı salıyorum parka, bahçeye, denize. O oynarken ben kitap okuyorum, kafa dinliyorum. "Aman çocuğum, dur, yapma, etme" "Dikkat et, düşme"... neredeyse hiç kullanmadığım cümleler. Sadece "Arkadaşlarına zarar verme, kavga edersen eve gideriz haberin olsun." diyerek uyarıyorum o kadar.



Sonuç olarak şöyle bir bakarsak kaldığım dersler var, geçtiğim dersler var, sümen altı edip unutmak istediğim dersler var. Ama bu karnenin en ilginç ve güzel yanı 5 yıl içinde Arya ile büyüdüğümün ve değiştiğimin kanıtı olması.



"Mükemmel Anne" diye bir şey var mı bilmiyorum ama "Mükemmel Anne" olmaya çalışırken kendini paralayan bir sürü kadın var biliyorum. Yapmayın, yapmayalım! Sadece elimizden geleni yapıp akışına bırakmak en güzeli. 



2 yorum:

  1. Sahanesin Ruya yaaaa.. Bence benden sana yildizli pekiyi cunku en onemli dersi harika basariyorsun: cocuk gibi cocuk yetistirmek, yani kosan oynayan soran girisken ve kendine guvenli cocuk <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasıl da ihtiyaç duyuyoruz anlatmaya ve anlaşılmaya her birimiz. Tüm annelerin derdini anlatıp anlayış görebildiği arkadaşları olmalı mutlaka. Bu yolda birçok annenin hislerine tercüman olup bir de destek oluyorsun Ceren 😊 çok çok teşekkürler 😘

      Sil