18 Temmuz 2019 Perşembe

Çocuklu Tatil Vol. 2

Tatilimizin oteldeki kısmı bitti. Evrim eve dönerken biz Arya ile Çandarlı'ya babaevine geldik.

Bugün 3.  gün ama yoruldum. Arya evde sıkılıyor, denizde kaşınıyor; evde kalmıyor, denizde kaşınıyorum diye zırlıyor. Tam cinnetlik! 

Denizde karnımız acıkınca kıyamet kopuyor. Eve gidip gelmeyi kabul etmiyor, sahildeki cafelere yürürken ayağıma kum batıyor diye ağlıyor. Az önce zorla geldik iki adımlık cafeye. Bu satırları buz gibi bir Bomonti Filtresiz eşliğinde yazıyorum. İyi ki alkol diye bir şey var!

Arya gezmeyi daha doğrusu yürümeyi hiç sevmiyor. Bir yere gideceğimiz zaman ilk sorduğu şey: Uzak mı? / Yürüyerek mi gideceğiz? Bu yüzden tatil deniz-ev arasında geçiyor maalesef. Allahtan deniz çok yakın yoksa denize de giremeyiz!

Bir yere gidene kadar çile, gidince rahat, geri dönmek yine çile! Şu an rahat kısımdayız. Kızarmış patates ve ice tea ile Arya mutlu, Bomonti ile de ben 😁



14 Temmuz 2019 Pazar

Bağımlılık -2-

Telefonumdaki sosyal medya uygulamalarını kaldıralı 5 gün oldu. Bildiğin sigara tiryakileri gibiyim. Yoksunluk çekiyorum. "Ya azcık baksam n'olcak" , "Bir kereden bir şey olmaz" vs diyerek bir iki kez laptoptan baktım Facebook'a ve Instagrama. Ama hiç paylaşım yapmadım ki 1 hafta önce günde 4-5 kez fotoğraf/hikaye paylaşıyorsum. Bu bir hafta sürecinde WhatsApp'a hiç bulaşmadım. Cidden zorlanıyorum. Ama vazgeçmedim. İlk hedef 6 günlük tatilimiz bitene dek bu şekilde devam etmek. Sonrasında ben Arya ile Çandarlı'ya gideceğim, Evrim Hopa' ya dönecek. Görüntülü konuşmak için WhatsApp en kolay yol olduğu için onu tekrar indireceğim. Sadece WhatsApp kullanarak yaz sonuna dek bu bağımlılık işini kontrol altına almayı umuyorum ama büyük konuşmamak lazım :p

Gelelim bu 5 günde neler değişti, neler yaptım, neyi fark ettim. Öncelikle telefonda çok fazla vakit geçirdiğim için tamamlayamadığım işlerimi kolayca bitirebildim; bol bol kitap okudum, uyudum, eşimle, kızımla, sohbet ettim. Telefonu hiç almadım mı elime? Aldım tabi ki! Sevdiğim sitelere/bloglara baktım, bir sürü makale, kitap tanıtımı/incelemesi okudum. Eşimle telefondan Kelimelik oynamaya başladık :)  Arkadaşlarımla telefonda konuştuk. Tanımadığım bir sürü insanın fotoğraflarına bakarak boşa harcayacağım zamanı aileme ve kendime harcadım.

5 gün içinde sık sık düşünüp cevabından emin olamadığım sorular oldu. Mesela şu akıllı telefonlardan önce gün içinde boş kaldığımız anlarda ne yapıyorduk? Çayımızı, kahvemizi aldık, camın önüne geçtik. Eee? Boş boş oturup sadece dışarıya mı bakıyorduk? Muhtemelen düşünüyorduk, ölçüp biçiyor, kararlar alıyor, planlar yapıyorduk. Böyle düşünüp sorguladıkça akıllı telefonun birçok şeye engel olduğunu fark ediyorum.

Şu an oteldeyiz. Etrafıma bakıyorum. Herkesin elinde telefon, orayı çekiyor, burayı çekiyor, manzaraya telefon ekranından, kameradan bakıyor, konseri telefon ekranından izliyor. Çekim işleri bitince de yürüyüp gidiyor. Paylaşacak kadarı yeter, gerisine gerek duymuyor kimse. Görüntü o kadar acayip ki... Bir sürü insan elinde telefon, telefonlar havada, gözler ekranda; sonra fotoğrafı/videoyu kontrol/düzenleme aşaması, tüm kafalar eğik, telefon ışıkları yüzlere vuruyor. Her şey tamam, paylaş tuşuna basıldı. Şimdi sırada paylaşılacak başka ilginçlik bulmakta. Aynı sıralama ile devam! Unuttum. Tabi arada paylaşımları kaç kişi görmüş, kaç kişi bakmış kontrol etmek lazım.



Kesinlikle eleştirmiyorum. Çünkü ben de öyleyim. Öyleyim ve şu an kurtulmaya çalışıyorum. Eleştirmiyorum, sadece dışarıdan bakınca çok acayip geldiğini anlatmaya çalışıyorum. Zaman zaman kendimi cidden "Black Mirror" dizisine düşmüş gibi hissettim. Her şey farkına varmakla başlar denir ya işte ben de şimdi farkına varıyorum. Umarım gerisi de gelir.

13 Temmuz 2019 Cumartesi

Çocuklu Otel Tatili - Vol.1

Tatil başlı başına çok acayip bir şeyken çocuklu tatil daha da acayip!

Biz her sene Evrim'le tatile çıkarken Arya'yı annemlere  (babaannesine :) bırakıyorduk. Sonra ben Arya ile Çandarlı'ya gidip babamın evinde yine deniz, güneş, kum takılıyordum. Geçen yıl Yunan Adalarına giderken de aynı şekilde Arya'yı annemlere bırakmak için İstanbul'a gittim ama bu kez işler pek iyi gitmedi. Arya "Annecim, n'olur beni bırakıp gitme" diye çok ağladı ve boynuma sarılıp hıçkırarak uyudu. Tabi ki ben mahvoldum, vicdan azabı yedi bitirdi beni. Tatili iptal edemedik ve mecburen gittik ama aklımız sürekli Arya'da kaldı ve o gece bir daha Arya'sız tatile gitmemeye karar verdim. Max. 2-3 günlük ayrılıkları saymıyorum.  

Bu yıl tatilimizi planlarken Arya ile birlikte tatil yapıp hem eğlenebileceğimiz hem de dinlenebileceğimiz bir otel aradık. Sonunda çok yakın arkadaşlarımız, aile dostumuz Özlem ve Gökhan'ın tavsiyesi ile Sueno Hotels Belek'te karar kıldık. Onlar 2 yıl üst üste geldikleri ve çok memnun kaldıkları için gönül rahatlığı ile yaptık rezervasyonumuzu. Ama tabi yine de Arya ile işkence mi olacak eğlenceli mi olacak emin değildik. 



Bugün oteldeki 3. günümüzdü. İşkence mi, eğlenceli mi? Maalesef tek bir cevabı yok bu sorunun. Çünkü her ikisinden de biraz mevcut. Otel gerçekten çok güzel. Yemekler, havuzlar, aqua park, çocuk kulübü, aktiviteler... Her şey mükemmel. Ama çocuklu hayat pek öyle değil. Sabah kahvaltıya yetişmek sorun, gece uykusu gelen çocuk yüzünden her şeyi yarım bırakıp odaya dönmek zor. Öğle sıcağında güneş altında havuzdan çıkmıcam diye direten çocuğa laf anlatmak zor.  Yemek beğenmeyen, acıkmadım diyen, paso dondurma, ice-tea, kızarmış sosis/patates yemeye çalışan çocukla boğuşmak zor. Çocukla aynı odada kalmak zor. Yani bir sürü zorluk var. Eğlence nerede peki? Karnı doymuş, havuzda oynayan Arya'yı seyretmek eğlenceli, birlikte su kaydıraklarında çığlık çığlığa kaymak eğlenceli, çocuk kulübü sağ olsun çocuksuz geçen 1-2 saatte sevgiliyle başbaşa kalmak, dinlenmek, birlikte yüzmek eğlenceli :)



Şimdilik tatil ne korktuğumuz kadar korkunç ne de istediğimiz kadar harika! Ortalama! Tatilin yarısı bitti, umarım ikinci yarı daha güzel geçer :) 


10 Temmuz 2019 Çarşamba

Bağımlılık

Bağımlılığın her türlüsü kötü. Ben son zamanlarda hatta son yıllarda baya bildiğin telefon/internet/sosyal medya bağımlısı oldum. Günümüz ebeveynleri çocuklarımızı ekran bağımlısı yapmadan nasıl büyütürüz derdindeyken ben önce kendimi kurtarayım derdine düştüm. Benim elimde sürekli telefon varken çocuğa nasıl diyeyim sen bakma tablete/televizyona/telefona?

Peki, nasıl olacak bu işin çözümü? Emin değilim maalesef ama yine deneme yanılma usülü ile aklıma gelenleri deniyorum. İlk olarak kendime arınma planı yaptım. Tatile çıkarken tüm sosyal medya uygulamalarını telefonumdan sildim. Daha 2 gün olmadı ve itiraf ediyorum: çoooook zor :. ( her yerde ilan ettiğim için bu kararımı geri adım da atamıyorum tükürdüğümü yalamış gibi olacağım diye. Aklım sürekli instagramda, elim sürekli telefona gidiyor. Hiçbir şey yapamayınca galeriye girip fotolara bakıyorum. Yani sözümona instagram bağımlılığımı aşacağım ama telefon yine düşmüyor elimden. Şimdilik alışana dek olur böyle diyerek avunuyorum. Bakalım sonuna dek dayanıp kurtulabilecek miyim şu saçmalıktan.