19 Mart 2015 Perşembe

"Anne, Giydir" - Arya'yla İşimiz Var :)

Arya'nın yeni favori kelimesi "giydir" :)

İlk favorisi "hadi"ydi, sonra sırayla "al, ditti, ga (gel)", şimdi de "giydir"... Yataktan kalkıyor, hemen montunu beresini gösteriyor, "Anne, giydir". Giydirmeyince mızmızlanıyor ve ayakkabılarını getiriyor koşturarak, yine "giydir". Bir şekilde kandırıp en azından kahvaltı yapana kadar unutturuyorum ama bazen kahvaltı bile etmeden sokakta buluyoruz kendimizi :)

Arya da her çocuk gibi dışarı çıkmaya bayılıyor. Elimde montunu ayakkabılarını görünce sevinçten çıldırıyor :) Hemen koltuğa oturuyor, büyük hevesle giyiniyor ve kapıya gidiyor. Merdivenleri elimden tutarak hızlı hızlı iniyor, dışarı çıkınca da zevkten kahkaha atıyor, gördüğü ilk kedinin peşine takılıp koşmaya başlıyor. Zapt etmek hiç kolay değil. Yolda gördüğümüz herkese el sallayıp öpücük atıyor; bebek/çocuk görürsek yanına gidip seviyor, sarılıyor :) Kapalı bir yere girip oturunca ayakkabıları çıkarıyor, canı sıkılınca da ayakkabılarını verip "giydir" diyor, giydirince de elimden tutup kapıya götürüyor zilli :) Bu aralar tamamen Arya Hanım'a tabiiyiz anlayacağınız.

Evde olduğumuz zamanlarda Arya'yla başa çıkmak nispeten daha kolay. Arya'nın yemek ve uyku saatleri düzenli sayılır. Uyanıp kahvaltı ettikten sonra dışarı çıkıyoruz ya da evde oyun oynuyoruz. Sonra öğle yemeği ve uyku. Arya uyurken önce günlük egzersizimi yapıp duş alıyorum sonra da yemek, çamaşır vb. ev işlerini hallediyorum. Arya uyandığında Kağan ve Evrim eve yeni gelmiş oluyor ve Arya'yı yataktan onlar alıyor. Arya odasından onların sesini duyunca çok seviniyor ve seslenip gülmeye başlıyor :) Bu aralar "baba" demeyi yeniden keşfetti, sürekli babasına sesleniyor. Sonra akşam yemeği ve uyku saatine kadar yine oyun ve biraz televizyon. Arya müzik kanallarını ve dans etmeyi çok seviyor :)




Lütfen kimse kalkıp "Ay televizyon çok zararlı, bebeklere izletilmemesi gerekiyor, otizmi tetikliyor, çocukları salak yapıyor." falan demesin! Kaç nesil televizyonla büyütüldük, çoğumuzun bebekken açlıktan ölmemiş olması reklamlar çıktığında açılan ağzımıza annelerimizin soktuğu kaşık kaşık mamalar değil mi? Sonuçta tüm gün televizyon izletin demiyorum ama günde 1-2 saat televizyondan bir zarar olacağını da düşünmüyorum.

Arya çok hareketli ve genellikle bağımsız bir çocuk. Tüm gün kendi kendine oyuncaklarını ordan oraya taşıyor, oynuyor, dans ediyor, şarkıya benzer sesler çıkarıyor. Arada bir beni, babasını ya da dayısını oyun halısına sürüklüyor ama en fazla 5-10 dk orda oturup oynuyor. Oyun saatleri dışında yemek yerken de birine bağlı olmayı sevmiyor, yemeğini kendisi yemek istiyor. Uzun zamandır yemeklerin çoğunu kendi yiyebildiği için yemek yedirmek artık pek sorun olmuyor ama doyduktan sonra tabakta kalanları yere atmasına engel olmak epey sorun oluyor çünkü "atma" demek işe yaramıyor, tabağı önünden alınca da çığlığı basıyor. Bu anlarda yapılabilecek ve sonucu aynı olan 2 seçenek var:
1-Kendi yemeğim henüz bitmemişse bırakıyorum istediğini yapsın, ister yesin ister yere atsın. Mutfak nasılsa temizlenir.
2-Yemeğim bitmişse Arya'yla birlikte mutfağı olduğu gibi terk edip salonda oyun oynamaya gidiyoruz. Mutfak nasıl olsa temizlenir :)



Akşamları herkes evdeyken Arya da en neşeli haline bürünüyor. Kucaktan kucağa atlıyor, bir babasının koynunda yatıyor, bir dayısının kucağına. Cilveler desen saymakla bitmez :) Yandan yandan bakışlar, "babam babam" demeler, öpücükler... Dayısına sarılıp başını omuzuna dayaması ve eliyle sırtını pat patlaması Kağan'ı eritiyor :)   



Biz Arya sayesinde hayatın değerini her gün bir kez daha anlayıp şükrediyoruz. Dilerim herkes bir gün tadar bu mutluluğu :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder