22 Ağustos 2013 Perşembe

Bebekle Dışarı Çıkmak Eğlence mi İşkence mi? Cevap Size Bağlı :)

Hayatınıza bir bebek girmeden önce o ana kadar ne kadar rahat ve özgür olduğunuzu fark etmeyeceksiniz. 2 kişilik gayet bencil ve rahat hayatımıza minik Rapunzelimiz katılana kadar biz de fark etmemiştik. Henüz farkında değilsiniz ama tüm gece kesintisiz uyuyabilmek, istediğiniz saatte kalkabilmek, yemeğinizi kucağınızda kıpır kıpır bir bebek olmadan iki elinizle yiyebilmek, istediğiniz an duş almak, hatta tuvalete gitmek bile bir lüks aslında :)

Zamanla bebekli hayata ve değişen önceliklere alışılıyor tabi ki. Evdeki hayata uyum sağlandıktan sonra dışarıdaki hayata uyum sağlama süreci başlıyor. Evden dışarı adım atmadan geçen ilk günlerden sonra engellenemez bir sosyalleşme isteği duyuyor insan. Ama bebekle dışarı çıkmak başlı başına bir macera. Acıkacak, altını ıslatacak, uykusu gelecek ya da sadece huysuzlanacak... Hepsini olmasa da bir kısmını engellemek mümkün.

Arya'yla dışarı çıkmadan önce karnının iyice doyduğundan ve gazını çıkardığından emin oluyorum. Mümkünse uyuyup uyandıktan sonra emziriyorum ve altını değiştirip giydiriyorum. Tüm bunlardan önce Arya uyurken çantasını hazırlıyorum. Bence çantada mutlaka olması gerekenler şunlar:

Bebek Çantası:

Yedek kıyafet,
Bebek bezi, 
Islak mendil, 
Pişik kremi,
Emzirme Önlüğü
Bebek mendili (ağız silmek için yumuşak mendil)
Bebek önlüğü
Su biberonu (her an hıçkırık başlayabilir:)
Şapka / Bere (her ne kadar Arya 2 dk bile başında olmasına katlanamasa da)
Uyku oyuncağı
Diş kaşıyıcı (Diş çıkarma zamanı gelince:)

Maalesef bu önlemler her zaman yeterli olmuyor. Bebek arabanızı gören mekan çalışanlarının ve müşterilerin yüz ifadeleri değişiyor. "Eyvah! Bu bebek ağlar, bizim başımız ağrır" cümlesini duymanız gerekmiyor. Bakışlar her şeyi anlatıyor. Ağırlıklı olarak genç çiftlerin gittiği mekanlara girdiğinizde sizi mümkün olan en ücra köşeye oturtmaya çalışabilirler. Bunun için nazikçe bir bahane bulmaya bile gerek duymazlar üstelik. Bunu bugün Bahçelievler Yayla'daki Kahve Diyarı'nda birebir yaşadık. Garsonun bize söylediği cümle aynen şuydu:

 -"Sizi şöyle arka tarafa alalım, oraya pek oturan olmuyor. Bebek arabası orda bize sorun olmaz."

Arka tarafa gidince de sorun bitmedi. Bu sefer de bebek arabasını ne yapsanız da koridoru kapamasa muhabbeti başladı. Neden hâlâ mekanı terk etmediğimizi ya da neden hadlerini bildirmediğimizi merak edebilirsiniz. Tabi ki tamamen sessiz kalmadık; yoksa zaten orda oturamazdık. Olayı sakinlikle hallettik çünkü ordan çıkıp başka bir mekana da gitsek durum çok farklı olmayacak. En iyi ihtimalle açık açık söylemeden nazikçe bizi yine benzer bir muamele yapılacaktı. Neyse bir şekilde oturup bir kahve içmeyi başardık. Bu arada açık havada uykusu gelen Arya da bir iki mızıklayıp kollarımda uyudu. Kahveyi de kucağımda uyuyan Arya'yla içtim.

Bu kadar hazırlığa ve nezaketsizliğe katlandıktan sonra içtiğimiz kahveye değdi demek isterdim ama bugüne kadar içtiğim en kötü buzlu mochaydı maalesef. Daha doğrusu mochadan başka her şey olabilir. Dibinde bir parmak çikolata sosu olan buzlu nescafe dersem ne içtiğimizi anlatmış olurum sanırım.

Kısacası bebeğinizle dışarı çıkacaksanız evde yapabileceğiniz tüm hazırlığı yapın ve önceden tanıyıp bildiğiniz bir mekana gidin. Böylece işinizi şansa bırakmamış olursunuz.

1 yorum: